Yol yaparak ulaşım problemi çözülmez
İzmirde bul olarak ufukunuzu açacak bir yazıyı sizinle paylaşıyoruz.
bisikletvs.com kurucusu Tanzer Kantık, Birgün’den Serbay Mansuroğlu’na konuştu.
-Ülke başkanlık seçimini konuşuyor ancak sizin gündeminiz halen bisiklet. Neden?
Aksine seçim atmosferinde başkan adaylarının “ülke sorunları” başlığı altında dile getirdiği her şeyin içinden aslında bisikletin geçtiğini düşündüğümüz için bisikleti doğrudan ve devamlı olarak gündemde tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
-Bisiklet ülke sorunlarının içinden nasıl geçiyor ve seçim vaatleri kapsamında bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamu yatırımlarında en yüksek payın 25,5 milyar lira ile ulaştırma sektörüne ayrıldığını görüyoruz, eğitim yatırımları için 14,3 milyar lira, tarım sektöründeki yatırımlar için 10,1 milyar lira, sağlık sektöründeki yatırımlar için 8,5 milyar lira kaynak tahsis edilmiş. Buradan görebiliyoruz ki ekonomi üst başlığı altında ülkenin en önemli sorunları arasında “ulaşım” ve “sağlık” dikkat çekiyor. Meydanlarda yapılan seçim mitinglerine kulak kabarttığımızda adayların bu doğrultuda alternatif politikalarından söz ettiğini duyuyoruz. Örneğin ekonomideki kötü gidişten bahsedilirken cari açık ifade ediliyor ve cari açığın en büyük sebebi olarak petrolü dışarıdan alıyor olmamız gösteriliyor. Bu tespit ekonomi rakamlarına baktığımızda doğru bir tespit ancak buna vurgu yapanlar petrole bağımlılığı azaltmaktan bahsederken aynı zamanda köprü ve otoyolları bedava yapmaktan da bahsedebiliyor. Bunu dinleyen seçmenlerin durup düşünmesi lazım bu noktada ve sormalılar; “petrol tüketimini azaltacak tedbirler alma vaadi ile otoyol ve köprülerin bedava yapılması nasıl yan yana gelebiliyor?” diye. Oysa şehirlerin yollar, köprüler, tüp geçitler yapılarak otomobilize edilmesinden çok insan ölçeğine dayalı planlanması gerekiyor ve bunun için de bisiklet ve yaya erişiminin planlanması en üst noktadadır. Büyükşehirlerin bugün içinden çıkılamaz ulaşım problemlerinin tam ortasından bisiklet/yaya erişimi ve toplu ulaşım geçiyor. Ulaşım bütçedeki en büyük kaynağı tüketirken bu yatırımların çoğu otomobile dayalı yaşam tarzını destekler nitelikte.
İktidar en çok yol yapmakla övünüyor… Yol yaparak ulaşım probleminin çözülebileceğine insanlar inandırılmış durumda. Oysa yol yaparak ulaşım problemini çözebilen bir şehir dünya üzerinde yok! Aynı zamanda “ulaşım” kavramı trafik sıkışıklığına endekslenmiş durumda. Fakat biliyoruz ki ulaşımın tanımı metal kutuların hareket edebilmesi değil insanların hareket edebilmesidir. Toplum aksine ikna edilmiş ve bunun üzerinden geliştirilen politikaların derdine çare olacağını sanıyor. Hiçbir yerde olmadı bizde de olmayacak. Yol yaparak ulaşım sorununu çözemezsiniz.
-Sağlık politikaları açısından bisikleti nasıl konumlandırıyorsunuz?
Sağlık politikaları dile getirildiğinde telaffuz edilen sağlık harcamalarındaki fazlalık bir başarı olarak gösterilse de eğer daha çok hastane yapıyorsak daha çok ilaç kullanıyorsak bu toplumun sağlıksız olduğunun doğrudan göstergesidir. Sağlık harcamalarındaki artış övünülecek bir şey değil. ECF (European Cycling Federation) verilerine göre 2016 yılında AB ülkelerinde bisikletli ulaşım sebebiyle elde edilen sağlık getirisinin maddi karşılığı İngiltere’nin 2012 yılında sosyal sağlık güvencesi için ayırdığı bütçe ile neredeyse eşit. Bu bisiklete yapılan yatırımın aynı zamanda toplum sağlığına da doğrudan etkisi olduğunu gösteriyor. Aynı rapor içerisinde bir yukarıda bahsettiğimiz enerji ve ulaşım giderlerine de doğrudan katkılar dile getiriliyor. AB ülkeleri bisikletli ulaşıma yatırım yaparken bu yaptığı yatırımın çevre, enerji, sağlık ve ulaşım giderlerine doğrudan pozitif etkisini ölçüyor.
-Sorunları tanımlıyorsunuz ve çözüm üretmek için nereden başlanması gerekiyor?
Seçim atmosferinde sorunları dile getiren adayların hiçbirisinden bisikletli ulaşım adına bir vizyon kelimesi henüz duymadık. Bu konu yerel yönetimlerin tasarrufuna bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Tabi temelde yasa ve mevzuatlardaki çarpık durum var. Karayolları Trafik Kanunu’nda bisiklet bir ulaşım aracı olarak tanımlanırken, “ayrılmış bisiklet yolunun olmadığı şehir içi yollarda bisiklet sağ şeridi kullanabilir” derken yol yapımı kapsamında ulaşım altyapısının yüklenicisi olan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün mevzuatlarında, yönergelerinde bisikletin “b” si yok. Mevcut iktidar 17.000 km duble yol yapmakla övünürken ben de diyorum ki ‘keşke o yolları yaparken yanlarına 1.5 m lik bisiklet yolu da yapsaydınız.’ Böylece Avrupa’daki 44.000 km’lik EuroVelo bisikletli turizm rotalarının benzeri bir bisiklet turizm ağımız olurdu. Bisiklet turizminin getirisinin AB ülkelerindeki toplam getirisinin kurvaziyer turizminden daha fazla olduğunu belirtmem gerekiyor. Bir kurvaziyer limanı için milyon dolarlar gerekirken bisiklet turizmi için bunun onda biri kadar altyapı yatırımı yaparak daha fazla gelir elde edebilmeniz mümkün. Bu örneklerini verdiğim durumları bizler icat etmedik. Avrupa’da bilinen, uygulanan eylemler bunlar. Bunlardan bi haber bir seçim süreci yaşıyoruz. Politikacılar tarafından bisikletin ulaşım aracı olarak gündeme alınması için sürekli olarak bu görüşleri dile getiriyoruz. Bisikletli ulaşım talebimiz kişisel bir istek değil toplumsal faydası yüksek, toplumun bir çok sorununa onarıcı ve dönüştürücü etkisi olan bir taleptir.
-Liderler seçim döneminde meydanlara çıktı. Onlara mesajınız nedir?
Otomobile dayalı şehir ve ulaşım planlaması sebebiyle kentlerin içinden çıkılamayacak noktalara sürüklendiği hepimizin malumu. Bisiklet, yaya hakkı, şehirlerde demokratik alan paylaşımı, demokratik ulaşım hakkı gibi kavramların toplumun refahı ve iyiliği için meydanlara çıkanların kulağına çalınmasını istiyoruz. Bisiklet kullanıcısı olan, bisikletin dönüştürücü gücüne inanan herkesi yaya haklarını ve bisikletli ulaşımı içselleştirmemiş politikacılara oy vermemeye davet ediyorum. Bu yolla bir değişimin başlangıcını yapamadığımız takdirde çevre, sağlık ve ekonomi açısından ödeyeceğimiz bedeller ağırdır.